1993 yılında Eczacıbaşı – Beiersdorf’da kariyer yolculuğum başlamış oldu. Öncesinde, farklı şirketlerde muhasebe finans ve bilgi sistemleri departmanlarında edindiğim deneyimlerle, gencecik bir beyaz yakalı olarak, büyük aileye katılmış oldum. Nivea’da Mali İşlerdeki tempolu yaşam, projeler, eğitimler takım çalışmaları derken, 1998 yılında ilk önemli Kademe Yöneticiliğimle birlikte, yaşamı sorguladığım bir dönem de başladı.
Sorgulamalar beni aynı zamanda kuruluş dışında yöneldiğim, hem bireysel hem de akademik gelişim çalışmalarına yönlendirdi. İki yıl boyunca devam edecek olan eğit iş yaşamıyla birlikte yürüttüğüm, İngilizce İşletme İktisadındaki eğitimim de bu yıllara denk gelir.
2000’lerin ortasına doğru şirket içinde yabancı ortakların yönettiği büyük kaynaklı ve önemli bir ERP/IT projesinde, kilit rollerde çalışmak ben de dahil hepimiz için önemli bir deneyim oldu. Projede geri sayımları tamamladığımız günlerde, ben artık yeni bir sayaç başlatmak istiyordum.
2004 yılında bir seçim yapma noktasına geldim. Kariyerimdeki yeni yol ayrımı, aynı şirketin İnsan Kaynakları Departmanı kurulurken bu sorumluluğun bana teklif edilmesiyle gerçekleşti. Bir süredir iş dışında aldığım eğitimlerle ve ilgi alanlarımla (aslında) hedefim haline gelen bu pozisyonun içeriden teklif edilmesi hiç düşünmeden karar vermeme sebep olmuştu. Artık aynı şirketin İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak yeni bir kariyer yolculuğuna başlamıştım.
İnsan Kaynaklarının bütün yetkinliklerimi, ilgi alanlarımı kullanabileceğim bir çalışma alanı olacağına inancım çok yüksekti. Kağıt üstünde bir kaç cümleyle ifade ettiğim bu yolculuk sırasında edindiğim dostlar ve iş bilgisinin yanı sıra, cebimde ne çok hikayenin biriktiğini kurumsal hayatın dışına çıktığım 2011 yılından sonra daha da iyi anlamış oldum.
Elbette çok sevdiğim işimden ve ailem gibi gördüğüm yapıdan ayrılma kararını vermek, şu birkaç cümleyle yazdığım kadar kolay ve çabuk olmadı. Değişik kademelerde görev yapan çalışma arkadaşlarımın hayatına birebir dokunmak, bireysel kariyer çalışmalarına destek olmak, etkin eğitimler düzenlemek ve organizasyonlar yapmak işimin beni her zaman en çok tatmin eden bölümleri oldu.
Ve bir yandan da aslında ben hep yazdım…
Kendi hikayelerimin kahramanlarını konuşturacağım kurgular yapmak ilgi alanımdı. Yaşamı ve iş hayatını sorgulayan yazılarımı fırsat buldukça dergilerde ve gazetelerde paylaştım. İyi bir okur olmak, yaşamı irdelemek, görünürdeki mevcut bir durumun arka planında yatan insan hallerini ve onları o noktaya getiren sebepleri anlamaya çalışmak, yaşamdaki önemli motivasyonlarımdan biriydi.
Sevgili İnci Aral ile başlayan kısa yazarlık atölyesi çalışmaları, sevgili Enver Aysever ile iki yıl sürecek edebiyat sohbetleri, kalbimde yatan aslanı dışarı çıkarıyordu. Ne olursa olsun daha fazla yazmak istiyordum. Bu nedenle, daha fazla insanla bir arada olduğum, bireysel yaratıma yer ayırabildiğim, yeni bir iş düzeninin arayışı içine girdim.
Yaşamı, motivasyonu, hayalleri gerçekleştirmeyi baz alan eğitimler için araştırmalar yaptığım dönemde sevgili ortağım Aret Vartanyan ile tanıştık. Yaşam Atölyesi’nin bir fikirden girişime dönüşmek üzere olduğu dönemlerdi. Bu süre zarfında henüz işlerimizden ayrılmamıştık. İş hayatında ihtiyacını hissettiğimiz konularda, özellikle çalışan kitleye destek verdiğimiz çalışmalarla başladık. O zamanlar, yaşamı iyileştirmenin farklı yollarının mümkün olduğuna, bugünkü kadar inanılan bir dönem değildi. En zoru bu algıyı oturtmaktı. Bu açıdan Yaşam Atölyesi’ni öncü şirketlerden biri olarak değerlendirmek abartılı olmayacaktır. Bildiğimiz tek şey, kendi deneyimimden de yola çıkarak, er ya da geç herkesin daha iyi bir seçeneğin peşine düşeceğiydi. Sabretmek ve üretmek gerekiyordu. İhtiyacı doğru tespit etmiş ve doğru yöntemler önermiş olmalıyız ki bir süre sonra eğitimcilik tek işimiz haline geldi. Kurumsal yaşamlarımızdan tüm bu süreçlerden sonra ayrıldık.
İş hayatında 30.yılımı doldurduğum bugünlerde temel birikimlerimi edindiğim kurumsal yaşamımı, eğitim ve danışmanlık faaliyetlerimle birleştirmiş olmamın, beni yepyeni iş alanları ile buluşturduğunu mutlulukla farkediyorum.